27 Mayıs 2008 Salı

"İnsan değil, denklemim!"

Nasıl da karmakarışık oluyor herşey bir anda. En çok istediklerimiz bile nasıl manasızlaşıyor bazen. Hayat koca bir boşluk oluyor ve hiçbirşey yapmak istemiyor insan.
Bu başlık, bir kitaptan alıntı. Okurken çok yakın geldi bu cümle bana. Kendini tanımlamak için bu cümleyi kullanan karakter de, bana benziyordu biraz. Bana benziyordu, ben de o duyguları tanıyordum...
Size de olmuş mudur acaba? Başkasında gördüğünüz ve çok yakıştığını düşündüğünüz, sadece bu yüzden bile sevebileceğiniz bazı şeyler vardır. Bir durum, bir eşya, bir kıyafet; artık her ne ise o şey. Gördüğünüzde çok güzeldir ama kendinize yakıştıramazsınız, size uymayacağını bilirsiniz. Ama aynı zamanda olsun da istersiniz. Bu kararsızlık, aynı durumla her karşılaşmanızda yapışır yakanıza. Hep aynı şeyleri düşündürür size bu karşılaşmalar ve hiçbir sonuca varamazsınız. Ve o anda, herşey anlamsız gelmeye başlar, hayatınızın kilit noktasıymış gibi o şey.
Yakın dostları olan mutlu bir çiftin evliliğine hayran oluyor adam. Belki sadece bu yüzden evliliği düşünmeye başlıyor. Hayatına giren tüm kadınları ve onlardan biriyle olası bir evliliğin imkansızlığını düşünüyor. "Beni de böyle anlayan, böyle seven bir kadın olsa, evlenirdim." diyor, bir evliliği yürütemeyeceğini içten içe bilerek.
İsteklerini yapabilecekleri ile dengelemekte, yapamayacağını bildiklerini gizli gizli istemekte, var insan doğasında. Başını yastığa koyduğunda o isteklerini yaşatmak; kendi kendine, en olmayacak şeyleri bile oldu varsaymak var. Daha ne istediğini bile bilememek var sonra. İsteklerini çözememek var. İşte o hallerde, bu sözü ben de söyleyebilirim; "İnsan değil, denklemim!"

Mayıs/2008

Hiç yorum yok: