12 Mayıs 2008 Pazartesi

Anneler Günü

Mayıs ayının bir günüydü ve haftasonuydu. Anneannemi yeni kaybetmiştik. Tezgahı açıp eve geldiğimde, kahvaltı etmek için oturduğu masada, önünde annesinin fotoğrafı, ağlarken bulmuştum annemi. Ve ben, o an, hiç almamış olmayı dilediğim bir buket çiçekle, kalakalmıştım odanın kapısında. Anneler günüydü ve ben, anneme, gelirken kokusuna bayıldığım o çiçekleri almıştım. Onun ise annesi olmadan geçirdiği ilk anneler günüydü. Ve o an anladım ki, o çiçekler, annemi sadece daha çok ağlatmaya yarayacaktı.
İnsanın hiç unutamayacağı anlar vardır ya hani, bir resim gibi hafızasında çivili. İşte her anneler gününde, o resim tazelenir hafızamda. Ve sonra hep pişmanlıklar, kendi kendine verilen sözler. Yeniden ve yenilenerek verilen ve belki de çoğu zaman koşuşturmacalar içinde unutulan sözler.
Yoğun geçen hayat temposu içinde tükettiğim sabrım, hep taşma noktasında oluyor eve vardığımda. Bazen o kadar tahammülsüz oluyorum ki, en ufak sese dahi tepki veriyorum. Böyle zamanların tepkilerini hep annem çekiyor nedense.
Anneler gününde, elimde bir fotoğraf bir köşede oturup ağlayacağım zamanlar gelmeden, çok geç olmadan, verdiğim sözlere sadık olma vaktidir bundan gayrı. Daha sabırlı, daha duyarlı, olunması gereken her ne varsa hepsinin dahası olabilmek için, şimdiden tezi yok, yenilemeliyim kendimi.
Annenin kaderi kızına çeyiz midir bilemem ama ondan almak isterim ben, hayat karşısındaki cesaretimi. Ve zaman zaman çatışsakta, yine ona ifade edebilmektir derdim, kendimi...

Mayıs/2008

Hiç yorum yok: