23 Ağustos 2007 Perşembe

Sen başkalarına benzeme sakın...

Sana söylüyorum bu şarkıyı nicedir. Karşılaşırsak birgün bir sokakta, otobüste ya da anlamsız bakışlarla etrafı izlerken, tanır mıyız hemen birbirimizi?
Nerdesin kimbilir, kimsin, ne yaparsın? Ne zaman kesişir yollarımız ey sevgili? Karşılaştık mı yoksa?
Neden yoksun söylesene, yaslanacak bir omuz, fırtınadan sığınacak bir liman ararken, yalnızlığıma iç geçirirken neden yoksun? Hani dünya küçüktü. Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşurdu hani. Ne yapayım şimdi elimde biriken bilindik cümleleri. Bütün bilmeceleri tek başıma çözemiyorum artık, gel ne olur...
Bilinmezliğe şarkılar söylüyorum ben. Hayallerim var. Ki onlar da olmasa, beni anlatmıyor bu şarkılar. Diyorum ya, gel artık...
Nasıldır bilir misin bilinmeze hasret çekmek. Sahi sende hasret misin acaba bir bilinmeze, ortak mı hasretlerimiz?
Sıkıldım artık yalnızlık türküleri söylemekten. Kendi şarkılarıma eşlik etmeni istiyorum. Ben de senin şarkına eşlik ederim söz. Bet sesime, detone söyleyişime katlanabilecek misin acaba? Hem mumları, hem kavgaları barındırabilecek, dengeleyebilecek miyiz aramızda?
Yorgunum sorular sormaktan.
Sende yorgunsun elbet, biliyorum.
Unut çocukluktan kalma tekerlemeleri.
Elma mı, armut mu farketmez. Hernerdeysen çık hadi ortaya...

Ağustos/2007

Hiç yorum yok: