29 Temmuz 2007 Pazar

Büyürken kaybettiğim mutluluklara...

Keşke hiç büyümeseydim.Ne kadar ukalaca bir cümleydi bu ben küçükken.Büyüdükçe taşlar yerine oturdu."Biz büyüdük ve kirlendi dünya." Gerçekten büyüdükçe herşey öylesine karıştı ki birbirine.Mutsuzlukların arasından mutlulukları bulamaz olduk.Ya da nelere mutlu olmamız gerektiğini unuttuk.Küçük şeyler yetmedi kimilerimize, büyüğünü araken onları da kaybettik.Varolanların kıymetini anlayamadan kaçırdık elimizden.Sonrada kaybettiklerimiz için ağladık.Hayat zalimdi, acımasızdı.Yaşadıkça öğrendik hayatı insanların acımasız yaptığını.Ve en çok kullandığımız cümle bu oldu. "Hayat zor."
Bulduğumuz bir-iki dost ilaç oldu yaralarımıza.Kimi zaman hayallerimize ses verdik onlarla, kimi zamanda acı ve mutluluklarımıza.Anlattık dinlediler, anlattılar dinledik...Herkes bambaşka bir hayatı yaşarken aslında ne kadar çok aynıydık.Bu yüzden bizi bizden iyi anlayan, bizi bizden iyi çözen olmadı.Herkes yaşayıp pişman olurken birşeylere, biz yaşayamadıklarımızdan pişman olup, dem vurduk.Yarını düşünerek yaşadık, bugünü hep es geçtik.En büyük hatamız bu oldu.Bütün sorunlar düşündükçe çözülürmüş gibi biz hep düşündük.Herşeyi, herkesi ve yaşananları.
Önce güven duygumuzu yitirdik belkide.Bu yüzden ileriye dönük karamsarlığımız.Olasılıklar ve beklentiler korkuttu bizi.Hep güzel şeyler istedik, satıraralarında imkansızlığını belirterek.Aslında herşeye rağmen yaşamaya değerdir ve yaşadığımız herşeye dair sevgiye açıktır hayat.Ne olursa olsun birşeylerin düzelmesi için önce anlayıp kabullenmek gerektir hayatı. Ve büyümeyi, içindeki çocuk yanın masumiyetine sahip çıkarak.O zaman zaten herşey mutluluktur...

Eylül/2002

Hiç yorum yok: